Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partili (DEM Parti) Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanları Ahmet Türk ve Devrim Deniz, düzenledikleri basın toplantısında, kayyum yönetimi döneminde borçlanma, taşınmazların devri ve gündemi ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Ahmet Türk, Mardin Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (MARSU) ve belediyenin toplam borcunun ise 4 milyar 875 milyon 802 bin lira olduğunu söyledi. Kayyumın kasada 150 milyon para bıraktığını ancak bu paranın ilgili ayın maaşlarına yatırıldığını söyledi.
Mardin Valisi ve dönemin Büyükşehir Belediyesi kayyum Turan Akkoyun’un, Elazığ’ın Arıcak ilçesine bağlı AKP’li 3 Ocak Belde Belediyesi’ne 15 milyon lira para aktardığını da anlatan Türk, borçların belgelerinin olduğunu belirterek, “Biz bu halka hizmet etmek için geldik. Ne kimseye iftira atarız, ne de belgesiz konuşuruz. Bütün ihalelerimiz şeffaf olacak. Yaptığımız tüm çalışmaları halkla paylaşacağız. Basına kapımız her zaman açıktır. Bizi yıpratmak isteyen anlayışlara karşı, hem yerel hem de ulusal basın biraz vicdanlı hareket etmelidir” dedi.
‘MECLİSİN KENDİ İÇİNDE BİR BELEDİYE BAŞKANVEKİLİ SEÇME GİBİ BİR DURUMU VAR”
Türk, gazetecilerin ”Kobani Davası’nda verilen kararların ardından belediyeye kayyum atanacak mı” sorusuna şu yanıtı verdi:
”Bizim için önemli olan halkın iradesinin ortaya çıkması. 31 Mart seçimlerinde halkın iradesi güçlü bir şekilde ortaya çıktı. 3 dönemdir belediye seçimlerine katılıyoruz. Herkesin kafasında ‘Kobani Davası’nda verilen karardan sonra acaba kayyım atanır mı?’ sorusu var. Burası Türkiye, hukukun olmadığı, adaletin olmadığı, yargının tarafsız ve bağımsız olmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Bunun için neyin, nasıl olacağını bilemeyiz. Ama bizim için halkın iradesi önemlidir. Halkın iradesine ipotek konulduğu zaman biz tepkimizi gösteririz. Çünkü o iradeyi tanımamak bu halkı tanımamaktır. Bir bütün olarak halkın özgürlüklerini askıya almaktır. Yoksa bireysel olarak kayyım atanmış, atanmamış bizim için çok önemli değil. İradenin ipotek altına alınmasına tepkimizi gösteriyoruz. Şimdi yargı süreci başladı. Yargıtay’ın kararı ortaya çıkmayana kadar, yargının vermiş oluğu kararları, bir kişi hükümlü olarak göstermez. Yargıtay kararından sonra belediye başkanlığı düşer. Böyle bir durum olsa bile Meclis’in kendi içinde bir belediye başkanvekili seçme gibi bir durumu var.”